1. Kendinizi tanıyın, Allah’ı tanımak kendinizi tanımaktadır. Hiç kimse bu düşüncede (Allah’ı tanımak konusunda) zarara uğramamıştır.
2. Dünya için yersiz çabalara düşmeyin. Rızkınızdan gayrısını elde edemezsiniz. Dünyanın dert ve sıkıntılarına kendinizde yer vermeyin; zarar ve ziyan bundadır.
3. Heva ve heves peşinde koşmayın ki her şey size verilsin. Ve bilin ki heva ve heves peşinde koştuğunuz şeyler heva ve hevesi terk etmekle elde edilir.
4. Nefsinize çok baskı yapmayınız ki size itaatsizlik etmesin. Bilakis tüm tat ve lezzetleri ona itidalli olarak tattırın. İlk adımda şirk-i celi (açık şirk) ve Allah’a günahı terk edin ve zamanla diğer konulara el atın.
5. Şeytanın karşısında farzları yerine getirerek günahları terk edin. Manevi gücünüz arttığında mekruhları terk etmeye ve müstahapları yapmaya da başlayın.
6. Anne ve babanızın karşısında edepli ve saygılı olunuz. Zira onlar sizin varlık bulma ve size nasip olan her saadeti elde etme vesileniz olmuştur.
7. Âlim olmayan biri eğer hevaperest olursa veya şeytana itaat ederse kendisine zarar vermiş olur, ancak âlim birinin zararı bir anlamda tüm toplumadır. Başka bir anlamda ise hevaperestliğin zararı tüm âlemlere –tüm beşer ve başka varlıklara- sirayet eder.
8. İbadetlerinizde onun niteliğine bakın çokluğuna değil.
9. Yaptığınız tüm ibadetlerinizde ne dediğinize ve kiminle konuştuğunuza dikkat ediniz.
10. Amellerdeki ihlası tüm amellerinizin baş tacı yapın. Eğer ihlassız olarak bir ömür amel etseniz kendi etrafında dönerek bir şey elde edemeyen bir hayvandan farkınız olmaz.
11. İşlerinizde ifrat ve tefritten sakınınız.
12. Arkadaşlarınızı tanıyınız daha sonra onlarla arkadaşlık yapınız. Sakın gafillerle arkadaşlık yapmayınız. Sizleri dünya ve ahiretten alı koyarlar.
13. Her nerede olursanız olun Müslüman kabristanına gitmekten geri kalmayın. Bu en üstün tezekkür verici ve uyarıcıdır.
14. Gönül ehli, dünya görmüş yaşlılarla muaşeretiniz olsun ki onlar dünya ve ahiretin muayyenidirler.
15. Küçüklüğünüzden itibaren bunu aklınızdan çıkarmayın ki; tüm kudretler Hakk’ın inayeti elindedir. Eğer Allah istemese hiç kimse bana zarar veremez. Ben vazifeme amel etmeliyim. Varsın dünya bana düşman olsun. Eğer böyle olursanız bir makama veya başkanlığa ulaşırsanız veya büyük bir vazife karşınıza çıkarsa onu yerine getirmekten çekinmezsiniz.
16. Her konuda ehliyle istişare etmekten geri durmayın.
17. Eğer yapabilirseniz her gün kendiniz için bir saat veya en azından beş dakika vakit ayırın. Böylelikle ne olduğun, ne için olduğun ve nereye gideceğin ortaya çıkmış olsun. Böylece ömrünüzü gaflet içinde geçirmeyesiniz.
18. Murakabe, muhasebeyi tüm amel, söz ve davranışlarınızda gözetiniz. Yılda veya ayda bir kere değil, tam tersi her gün bir defa gereklidir.
19. Her zaman hak ve hakikat taraftarı olunuz. İyiliği emreden -Emri bil maruf- ve kötülükten sakındıranın -nehyi anil münker- uygulayıcıları olunuz. Kendiniz de onlardan ve günahkârlardan olmayınız.
20. Gençliğinizde yaşlılığınızdaki maişet ve geçiminizi düşüneceğinize kendinizi düşününüz. Kendiniz için manevi bir sermaye ve melekeler elde edin ki yaşlandığınızda ondan istifade edesiniz.
21. Devamlı İmam Hüseyin’e (as) tevessül etmemiz ve ona karşı olan aşkın sıcaklığını ve mahabbetini kalbimizde diri tutarak yaşatmamız ne kadar da güzel olur.
22. Helal yiyecek konusuna çok dikkat etmek gerekir. Helal yiyecek insanın vücudunda çok müspet eserler bırakmaktadır. Haram lokma ise çok kötü eserler bırakmaktadır. Hatta şüpheli yiyeceklerden bile sakınmak gerekir. Zira böyle lokmalar bile insana mani olur ve ilahi yakınlık ve Mevla’nın ziyaretine ulaşmak için hicap ve engel olur.
23. Amel eden âlimlerle birlikteliğinizi terk etmeyin. Eğer onların sözleri size kılavuz olmasa amelleri size kılavuzluk etsin.
24. Dünya devamlılık yurdu değildir, bir geçiş yeridir. İhtiyaçlarınızı karşılayacak miktarda bu güzergâha kalbinizi bağlayın.
25. Devamlı vazifenize amel etme düşüncesinde olunuz. Hangi elbisede, hangi makamda veya kimle olursanız olun ne birisine yağcılık yapın ne de başkalarından sizin hakkınızda yağcılık adına övücü şeyler söylemesini bekleyin.
26. Beşer için bir ölüm yazılmıştır. Acaba vazife yolunda ölmek mi daha iyidir, yoksa vazifenin aksine hareket edilen yolda mı?
27. Evlilik konusunda karşı tarafın asaletine bakınız. Başka yönleri fazla düşünmeyiniz. Eğer asalet, necabet (asalet) ve diğer yönlerin olduğu birini bulursanız ne güzel, eğer bulamazsanız asalet önceliklidir.
28. Kızlarınız evlendikten sonra kocalarına karşı vazifelerini yerine getirmelidirler. Hakeza erkekler de eşlerine karşı vazifelerini yerine getirmelidirler. Çiftin, karı-koca ilişkisi gibi birbirlerine karşı binlerce vazifeleri vardır. Bu konu hakkında yazılan kitaplara müracaat edip bu konuları öğreniniz.
29. Her ne kadar iş ve gaye büyük ve şerif olursa istikrar ve azim de o oranda daha çok olmalıdır.
30. Dünyevi, uhrevi ve manevi işlerde başarılı olduğunuz zaman biliniz ki Allah sizi başarılı kılmıştır. Çünkü istikamet etmiş ve Allah da size yardım etmiştir.
31. Eğer nefsinizi özgür bırakır, ona dikkat etmezseniz, amellerinizi hesaba çekmez ve ömrünüzü gaflet içinde geçirirseniz; kötü akıbetten korkmanız gerekir.
32. Bir topluma başkan veya yönetici olduğunuz zaman kendinizi onların hizmetçisi biliniz efendisi değil…
33. Bir şehrin âlimi olduğunuzda bulunduğunuz makamın vazifelerini yerine getirmeniz gerekir. Ne yapın edin insanların ihtiyaçlarını karşılayın ve sıkıntılarını giderin.
34. Eğer talebe ve öğrenciyseniz dersinizin peşinde olun. Aynı zamanda İslami ahlaktan faydalananın. Sadece okuma fikrinde olmayınız öğrendiklerinizi amele dökmeye çalışınız.
35. Üstü kapalı diyorum ki güzel ve kötü davranış ve ahlak muvahhit olup olmamaktan kaynaklanmaktadır. Eğer kendinizde çirkinlik ve ahlakdışı davranış görürseniz iyi bilin ki tevhit ve Allah’a tapınma layıkıyla sizde yoktur. Bunu sadece dille söylemişsinizdir.
36. Dünya gafletlerinden kurtulmak istiyorsanız her zaman ölümü hatırlayınız ve eğer yüce melekutî makamlara ulaşmak istiyorsanız Allah’ı hiçbir zaman unutmayınız. Ya Allah’ın sizin amellerinizi gördüğünü veya sizin Allah’ı gördüğünüz gibi amel ediniz.
37. Bilahare bir gün bizi bu bağlılıklarımızdan ve gönül verdiğimiz şeylerden ayıracaklar ve götüreceklerdir. Ve şairin dediği gibi:
‘Allah’ı görecek gözü perdeleyen bir ömür,
Bu perdeleri yırtmak için gelmeli başka bir ömür’
38. Herkesin hayat ve yaşamının sermayesi Allah’tır. Öyleyse bu paha biçilmez sermayeyi elden vermeyiniz. Aksi takdirde yolda kalırsınız.
39. Gençliğinizin kıymetini bilin. Çok az insan gençliğinde kendini düşünüp yanlışlarını kenara iter. İhtiyarladığında gençliğinin hasretiyle yanıp tutuşur ama ne fayda… artık dönüş mümkün değildir…
40. Bu dünyada ömrünü tembellik, gaflet ve boşluk içinde geçiren için kıyamet günü pek korkunç ve tehlikelidir.
41. Hiçbir zaman kabir ve kıyamet gününden korkmayınız. Bilakis kendi amellerinizden korkunuz ki sizleri bu dünyadan sonra ne büyük tehlikelerle yüzleştirecektir.
42. Sizin bu kafesten kurtulup bütün âlemlerde uçmanız gerekir. Bu kafesten kurtulduğunuz gün sizin için sevinç ve mutluluk günü olmalıdır.
Öyleyse gerçek buysa neden bu beden kafesinde kanatlarınızı elden veriyorsunuz ki özgür olduktan sonra artık uçmaya kudretiniz kalmayacak ve ‘Halifetullah’ âleminin lezzetlerinden mahrum olacaksınız?
43. Ömrün gerçek meyvesine ulaşmak için zahmet çekilmeli ve nefisle cihat edilmeli…
44. İbadetlerde en çok namaz ve oruca önem verin ki bu ikisi insanı Allah’a yakınlaştırır.
45. Yaşantınızda edebi tüm amellerin süsü karar kılın ki dünya ve ahiret saadetini kazanmış ve onurla yaşamış olun.
46. Allah’ın dost ve velilerine karşı edebiniz onların sahip oldukları makama uygun biçimde olmalıdır. Aynı şekilde ilahi kitap Kur’an-ı Kerim karşısında da ona yakışır şekilde edepli olmalısınız.
47. İlmine amel eden âlimlere karşı da onların makamlarına yakışır şekilde edebe riayet etmelisiniz.
48. Allah'ın kulları konusunda kötümserlikten sakınınız, kendinizi ıslah etme düşüncesinde olunuz ve kendinizdeki noksanlıklar üzerinde titizlikle durunuz ki böylelikle başkalarının ayıpları karşısında düşünceye dalmayasınız.
49. Sükût ve sessizliği kendinize şiar edininiz, ancak ihtiyaç miktarı kadar konuşunuz, zira sürçmelerin çoğunun sebebi dildir.
50. İnsan kim olursa olsun hangi makamda bulunursa bulunsun Yüce Allah’ın (c.c) azameti ve büyüklüğü karşısında güneşe kıyasla bir toz tanesi gibidir ve her an O’na muhtaçtır. İnsanın bu zayıf haliyle ve her an O’na muhtaç olduğu halde O’na karşı isyankâr olması düşünülemez bile. Öyleyse her zaman Allah’a yalvarıp yakarmak, gözyaşı dökmek, tövbe etmek gerekir. Belki de böylelikle kulluğa aykırı işlenmiş günahlar ve yapılmış hatalar bağışlanır.
51. Allah’a yalvarıp yakarmak, gözyaşı dökmek ve istiğfar etmek günahlarınızı ve edebe aykırı yapılan hataların temizlenmesine sebep olur.
52. Eğer insanoğlu dakik bir şekilde durup düşünürse; bütün vücut ve hayatında hiçbir şeye sahip olmadığını, zatî olarak fakir olduğunu anlayacaktır.
53. Kendinizin fakir olduğunuzu anladığınız zaman muhtaç ellerinizi tüm zenginliklerin sahibine (Allah’a) doğru uzatınız.
54. Kur’an okuyun ve dua edin ki kalbiniz temizlensin, hakikatlerle aşina olup Allah’a yakınlaşın.
55. Kur’an-ı Kerim’i okuyan birisini gördüğünüzde onu dinleyiniz ki bazen bunun insana faydası daha çoktur.
56. Netice olarak şu söylenebilir ki; insanın asıl hedef ve gayesi, hiçbir şeye muhtaç olmayan ve her şeyin O’na muhtaç olduğu (Allah’a) yönelmesi ve teveccüh etmesidir. Hakeza hiç kimsenin onun işinde O’na ortak olmadığını bilmek, O’nu daha iyi tanımak, O’na yakınlaşmak, asıl kaynağı şirk olan çirkin ve kötü ahlaktan uzaklaşıp temel kaynağı tevhit olan güzel ahlakla ahlaklanmamızdır.
57. Geçmişteki âlimlerin ve ariflerin yaşamı hakkında yazılan kitapları, ahlak ve hadis kitaplarını okuyunuz ki her biri ayrı bir alanda sizin için yol göstericidir.
58. Birinci merhalede iyi ahlakla kötü ahlakı tanıyınız sonra iyi ahlakla ahlaklanıp kötü ahlaktan uzak durunuz. Böyle yaparsanız yavaş yavaş nurlanırsınız ve ondan sonra ümit edilir ki meleke sahibi olursunuz.
59. Hadis kitaplarını okumak sizi bireysel ve toplumsal vazifelerinizle tanıştıracaktır.
60. Tarihsel ve geçmiş kimselerin hayatını içeren kitapları okumanız size bireysel ve toplumsal alanlar konusunda tecrübe kazandıracak ve sizi gaflet uykusundan uyandıracaktır. Bu kitapları okuyunuz.
61. Zamanın Ayetullah’ı, âlimi, bilgini ve dâhisi dahi de olsanız nasihate ihtiyacınız vardır.
62. Bazen kabristana gitmek, yıkık dökük harabe evleri görmek, hayvan ve canlıları müşahede etmek, bazen felçli biriyle karşılaşmak insanın öğüt almasına ve etkilenmesine sebep olabilir. Bazen beraber olduğunuz birisinin sözü sizi etkileyebilir. Bazen de bir çocuğun, delinin veya bir cahilin sözlerini öğüt ve nasihat olarak algılayabilir ve gaflet uykusundan uyanabilirsiniz. Elbette nasihatten etkilenmek için bir ön hazırlığa ihtiyaç vardır. Nasihatin duyulur duyulmaz insanı etkilemesi için “Ben herkesten daha iyi biliyorum, ben ondan üstünüm” gibi sözleri bir kenara bırakmak gerekir.
63. Gelmiş geçmiş bütün peygamberlerin ve Peygamber Efendimizin (s.a.a) emir ve yasaklarına bakacak olursanız; hepsinde beşerin tevhide davetini göreceksiniz. Onlar, kendi toplumlarından Allah’ı tanımayı ve O’na kul olmayı istemişlerdir. Daha doğrusu insanları ‘Fıtrat Yolu’na davet etmişlerdir.
64. Geliniz biraz da Allah’a yöneliniz. Böylelikle ‘Fıtrat Yolu’na dönünüz ve bu pisliklerden kurtulup baştan aşağı güzel ahlaka bürününüz ve sizden iyilikten başka hiçbir şey sadır olmasın. Gelin adımımızı ilim ve ilahi marifetten biraz daha ileri atalım. Gerçek dost ve mahbube davet edildiğiniz halde niçin toprağa bağlanıp onun esiri oluyorsunuz? Niçin sizin her şeyiniz olan Allah ile oturmaktan ona raz û niyaz etmekten gaflet ediyorsunuz? Bu işin çok zor bir iş olduğunu veya sadece okumuş anlamış âlimlere ait olduğunu zannetmeyiniz! Allah’a ant olsun öyle değildir. Evet, zorluğu vardır fakat yardım eden bütün her şeyin yaratıcısı, her şeye gücü yeten eşi ve benzeri olmayan Allah olduğundan bütün zorluklar ortadan kalkacaktır.
65. Kim olursa olsun, hangi makam ve mevkide olursa olsun hatta toplumun en aşağı bilinen insanı dahi olsa Allah’ı tanıyıp O’na yakınlaşmak istiyorsa ve bu yolda vazifesine amel edip ihlaslı olmayı arzuluyorsa kulluk makamında kusur etmemelidir, hemen azimle yola koyulmalıdır. Bu insanlar Allah’a yakınlaşmayı başaran en iyi insanlara dönüşebilirler. Yukarıda zikredilen şartlara sahip olan bazıları meşgalelerine bağlı kalıp hedefe ulaşamayabilirler ve bir kısımları da meşgalelerine rağmen -nefisleriyle- cihat ederek başarıya ulaşırlar ve Yüce Allah onları kabul eder.