Resmi Yüksek Çözünürlük Görmek İçin Tıklayınız
İmam Hüseyin (a.s), gençlerinin ve dostlarının öldürülüp yerde yattığını görünce Allah yolunda şehit olmak ve fedakârlık göstermek için hazırlandı ve yüksek sesle buyurdu:
"Allah Resulü'nün (s.a.a) Ehlibeyt'inden düşmanları uzaklaştıracak biri yok mu? Bizim hakkımızda Allah korkusu taşıyan bir müvahhit yok mu? Allah rızası için bize yardım edecek kimse yok mu?"
Çadırlarda bulunan kadınların bunu duymasının ardından bir kıyametti koptu. Ağlamalar, sızlamalar başladı.
İmam Hüseyin (a.s) çadırın önüne gelip Hz. Zeyneb'e (s.a) buyurdu: "Küçük oğlumu getir de vedalaşayım."
Çocuğunu ellerinin üstüne alıp öpmek istedi, ansızın Harme bir ok fırlattı. Bu ok çocuğun boğazına saplandı ve ölmesine neden oldu.
İmam Hüseyin (a.s), Hz. Zeyneb'e (s.a) "Çocuğu tut!" buyurdu ve kendisi de ellerini çocuğun boğazından akan kanla doldu-rup gökyüzüne serpiyor ve şöyle diyordu:
Bu musibetler benim için kolaydır; çünkü Allah yolundadır ve Allah bunları görmektedir.
İmam Muhammed Bâkır (a.s) şöyle buyurmuştur: İmam Hüseyin'in (a.s) gökyüzüne serptiği kanın bir damlası dahi yere düşmemiştir!
Resmi Yüksek Çözünürlük Görmek İçin Tıklayınız
Ey Muhammed!
Kızların esir edildi ve oğulların öldürüldü.
Seher yeli o bedenlerin üzerine toprak savurmaktadır şimdi.
Bu senin Hüseyin'indir; başı boynundan kesilmiş, imâme ve abasını yağmalanmış.
Babam feda olsun ona ki, ordusu pazartesi katledildi ve yağmalandı.
Babam feda olsun ona ki, çadırları yakıldı/yıkıldı. Babam feda olsun ona ki, gittiği yolculuktan dönmeyecek ve yaralarına merhem konmayacak.
Canım feda olsun ona ki, uğrunda seve seve feda olmak isterdim.
Babam feda olsun, acı dolu bir kalple ve susuz olarak dünyadan göçene.
Babam feda olsun ona ki, Allah'ın peygam-beri Muhammed Mustafa'nın (s.a.a) oğludur.
Babam feda olsun hidayet Peygamber'inin (s.a.a) oğluna, Muhammed Musta-fa'ya (s.a.a), Haticet'ül-Kübra'ya, Ali Murtaza'ya (a.s), kadınların yücesi Fatimet'üz-Zeh-ra'ya (s.a).
Resmi Yüksek Çözünürlük Görmek İçin Tıklayınız
İmam Hüseyin (a.s) çok susamıştı.
Kardeşi Alemdar Abbas ile birlikte Fırat nehrinin yanına geldi. Ömer b. Sa'-d'ın ordusu harekete geçerek onlara engel oldu. Darumoğulları kabile-sinden biri İmam'a (a.s) bir ok fırlattı.
Ok İmam'ın (a.s) ağzına isabet etti. İmam Hüseyin (a.s), oku çıkarıp elini akan kanın altına tuttu. Eli kanla dolunca döküp buyurdu:
"Allah'ım! Senin Peygamber'inin kızının oğluna yapılan bu zulümleri sana şikâyet ediyorum."
Ömer b. Sa'd'ın ordusu İmam Hüseyin (a.s) ile Alemdar Abbas'ın arasına girerek onları birbirlerinden ayırdı. Her taraftan Alemdar Abbas'ın etrafını sarıp şehit ettiler.
İmam Hüseyin (a.s), Abbas'ın şehadetinde çok ağladı.
Eğer kanım dökülmeden ayakta kalmayacaksa ceddim Resulullah'ın dini; öyleyse ey kılıçlar alın, parçalayın beni...
Seni öldürenleri Allah öldürsün, ne kadar da Allah'a karşı küstahlık ve Resul'üne (s.a.a) de saygısızlık ettiler! Senden sonra dünyanın başına kül olsun!
Bakın hele, şu soysuz oğlu soysuza!
Beni kılıçtan ve zilletten birini tercih etmekle karşı karşıya bırakıyor!
Zillet nere, biz nere!
Ne Allah, ne Resulü ve ne de müminler bizden böyle bir küçülmeyi beklemez.
Tertemiz ve nezif bağırlar, şerefli kişiler, izzetli nefisler, bizim için soylular gibi onurluca yere yıkılmak dururken soysuz alçaklara boyun eğerek yaşamayı yeğlemezler.
"Allah'ım! Şahit ol, bu orduya karşı öyle bir genç gidiyor ki boy, ahlak ve konuşma tarzıyla Peygamber'ine (s.a.a) çok benziyor. Biz Peygamber'i arzuladığımızda ona bakardık."
Ah Muhammed! Ah baba! Ah Ali! Ah Cafer! Ah Hamza!
Bu Hüseyin'dir, tek başına kalmış uçsuz bucaksız meydanda.
Kerbela'da yere yıkılmış kimsesiz. Keşke gök, yerin üzerine yıkılsaydı!
Keşke dağlar, paramparça olup ovalara saçılsaydı!
Sonra da savaşmak ve İmam Hüseyin'i (a.s) öldürmek için hazırlandılar. Karşılıklı olarak her iki taraf saldırıya geçti.
Yetmiş iki yara alan İmam (a.s) biraz dinlenmek için durdu.
Bu sırada bir taşın alnına isabet etmesiyle alnından kan aktı. İmam Hüseyin (a.s) elbisesinin eteğini tutarak alnını temizlemek isterken üç başlı zehirli bir ok gelip kalbine saplandı.
İşte bu esnada İmam Hüseyin (a.s) dedi:
"Bismillahi ve billahi ve ala milleti Resulillah."
Sonra da başını gökyüzüne çevirip dedi:
"Allah'ım, bu ordu öyle birini öldürüyor ki onun dışında bir peygamberin kızının oğlu yeryüzünde mevcut değildir!"
İmam Hüseyin (a.s), göğsüne saplanan oku sırtından çıkardı. Oluk oluk kan akmaya başladı. İmam (a.s) artık savaş gücünü kaybetmişti.
İmama (a.s) yaklaşan herkes, Allah katında Hüseyin'in (a.s) kanını boynuna almamak için uzaklaşıyordu. Kinde kabilesinden Malik b. Yusr (Allah'ın laneti ona olsun) diye bilinen biri, İmam Hüseyin'in (a.s) yanına gelerek hakaret etmeye başladı ve kılıcını Hüseyin'in (a.s) başına indirdi.
Kılıç, imameyi parçalayıp İmam'ın (a.s) başını yaraladı. İmam'ın (a.s) başındaki imame kanla boyandı.
İmam (a.s) bir mendil istedi ve başına bağladı. Bir başlık istedi ve başına koydu. Sonra imamesini de onun üstüne bağladı.
İbn-i Ziyad'ın ordusu biraz duraksadıktan sonra yeniden gelip Hüseyin'in (a.s) etrafını sardı.
Güncelleme Tarihi: 25 Temmuz 2023, 12:44