İmam Ali Mushafı

İmam Ali Mushafı

İmam Ali Mushafı

Ali Asker Rızvani

Şia’ya karşı kötü niyetli olanların sorun edindiği şeylerden biri de şudur: Onlara göre Şia, İmam Ali’nin (as) şu an Müslümanlar arasında bulunan mushaftan başka bir mushafı olduğuna ve onun da şu an İmam Mehdi’nin (as) yanında saklandığına inanıyor.  

Meşhur Vehhabi yazarlardan İhsan İlahi Zuheyr, eş-Şia ve’s- Sunne kitabında şöyle yazıyor: Şii’ler, İmam Ali’nin Müslümanların elinde bulunan mevcut mushaftan başka bir mushafa sahip olduğunu iddia ediyorlar. Onların hedefleri, bu şekilde söylentiler çıkararak Müslüman ümmeti içinde ayrılık çıkarmaktır.   

Bu tür saldırılar dolayısıyla İmam Ali mushafı ve onun gerçek konumu hakkında kısa bir açıklama yapmak yerinde olacaktır.

Acaba İmamiye Şia’sı, İhsan İlahi Zuheyr’in dediği gibi İmam Ali (as) mushafını Müslümanların elindeki mevcut Kur’an’dan ayrı ve bağımsız bir Kur’an olarak mı görüyor yoksa onu Kur’an için yazılmış bir tefsir olarak mı kabul ediyor?

İmam Ali Sahabelerin En Alimi

Hiç kuşkusuz İmam Ali, (as) sahabenin en faziletlisi ve en bilgilisiydi. Tirmizi ve diğerleri Hz. Peygamber’in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: Ben hikmet eviyim, Ali de onun kapısıdır.   

İbn Abbas, Hz. Peygamber’in (s) şöyle buyurduğunu naklediyor: Ben ilmin şehriyim, Ali de onun kapısıdır. Kim ilim isterse ona kapısından girsin. 

İbn Asakir, Hz. Peygamber’in (s) Ali’ye (as) şöyle buyurduğunu naklediyor: Sen benden sonra ümmetimin ihtilaf ettiği meseleleri onlara açıklayacaksın.

İbn Abbas şöyle diyor: Allah’a yemin olsun ki Ali’ye ilmin 10’da 9’u verilmiştir ve Allah’a yemin olsun ki o, geri kalan 10’da da size ortaktır.

Ömer bin Hattab, kendi hilafeti döneminde sorunların Ali’nin eliyle çözülmüş olması dolayısıyla defalarca şöyle demiştir: Eğer Ali olmasaydı, Ömer helak olurdu. 

İmam Ali’nin Kur’an Bilgisi

İmam Ali, (as) Kur’an konusunda diğer sahabelere göre daha bilgili; Kur’an’ın tefsiri, nasihi, mensuhu, muhkemi ve müteşabihi konusunda daha alimdi.

İbn Mesud, şöyle naklediyor: Ali (as) Müslümanlara hitaben şöyle buyurdu: Bana, Allah’ın kitabı konusunda sorular sorun. Zira hiçbir ayet yoktur ki ben onun gece mi yoksa gündüz mü, ovada mı yoksa dağda mı nazil olduğunu bilmiyor olayım.  

Ayrıca şöyle buyuruyor: Kur’an, benimle birliktedir. Onunla birlikte olduğum andan beri ondan hiç ayrılmadım.               

Hakim ve diğerlerinin Ümmü Seleme’den naklettiğine göre Hz. Peygamber (s) şöyle buyurmuştur: Ali, Kur’an’la, Kur’an da Ali iledir. Onlar Kevser havuzunda bana kavuşuncaya kadar birbirinden ayrılmaz. 

İbn Ebi’l Hadid, kendi senediyle İmam Bakır’dan (as) şöyle naklediyor: Fecrin doğmasından sonra fakirler, ihtiyaç sahipleri ve diğer insanlar, Ali’nin etrafında toplanıyorlardı. İmam Ali de onlara fıkıh ve Kur’an öğretiyordu. 

İbn Asakir, kendi senediyle İbn Mesud’dan şöyle naklediyor: Ben, Hz. Peygamber’in yanında doksan sure okudum ve Kur’an’ı da insanların en iyisinin yanında hatmettim. Ona “İnsanların en iyisi kimdir?” diye sordular. O da “Ali bin Ebu Talib” diye cevap verdi.

Hazreci, Esnau’l Metalib’de şöyle naklediyor: Kur’an 7 harf üzerine nazil olmuştur. Onun zahiri ve batını olmayan hiçbir harfi yoktur. Kur’an’ın zahirinin ve batınının ilmi Ali Bin Ebu Talib’in yanındadır. 

İmam Ali Ve Kur’an’ın Toplanması

Zikredilen rivayetlerden de anlaşıldığı üzere Hz. Peygamber’in (s) Kur’an’ı toplamak gibi büyük bir iş için seçtiği ve bu işi yapmaya layık olan kişi de Ali bin Ebu Talib’dir.

Müfti Hidi’nin naklettiğine göre Hz. Peygamber, (s) Ali’ye (as) evindeki çeşitli şeyler üzerine yazılmış olan mushafı, bir kitap olarak toplamasını buyurdu.   

İbn Ebi’l Hadid Müminlerin Emiri Ali (as) hakkında şöyle diyor: Şu konuda herkes müttefiktir: Peygamber (s) zamanında Kur’an’ı hıfz eden ve Kur’an’ı toplayan yalnızca Ali’dir. 

İmam Bakır (as) şöyle buyuruyor: Bu ümmetin içinde Kur’an’ı Muhammed’in (s) vasisinden başkası toplamadı. 

Ali (as) şöyle buyuruyor: Eğer bana dayanacak bir şey bırakılacak olursa kendi elimle ve Allah’ın Resulü’nin (s) inşasıyla yazdığım Kur’an’ı çıkarırım. 

İmam Bakır (as) şöyle buyuruyor: Kur’an’ı indiği şekilde topladığını iddia eden yalancıdır. Hiç kimse Ali bin Ebu Talib ve İmamlar gibi Kur’an’ı ondan sonra toplayıp hıfzetmedi. 

Müminlerin Emiri Ali (as) şöyle buyuruyor: Allah’ın Resulü’ne hiçbir ayet inmedi ki o bana okumamış ve yazdırmamış ve ben de onu kendi elimle yazmamış olayım. Allah’ın Resulü, bana Kur’an’ın tevilini, tefsirini, nasihini ve mensuhunu öğretti. 

Muhammed bin Sirin, İkrime’den şöyle naklediyor: Ebu Bekir’in hilafetinin başlarında Ali, evine çekildi ve Kur’an’ı toplamakla meşgul oldu. İbn Sirin şöyle devam ediyor: İkrime’ye “Ali’den önce Kur’an’ın yazması mevcut muydu?” dedim. O şöyle cevap verdi: “İnsanlar ve cinler bir araya toplansa Ali’nin yazmasını yapamaz.” 

İbn Hacer şöyle diyor: Hadiste geçtiği üzere Hz. Ali, Peygamber’in vefatından sonra Kur’an’ı, nüzul sırasına göre topladı. 

İbn Kesir, İbn Ebi Şeybe ve İbn Saad, şöyle naklediyor: İslam’da toplanan ilk Mushaf, Ali’nin (as) mushafıydı.  

İmam Ali’nin Mushafının Özellikleri

İmam Ali (as) mushafına dair hadislerden, o mushafın şu özelliklere sahip olduğu anlaşılıyor:

1- Ayetlerin nüzul sırasına göre düzenlenmiştir.

2- Mensuh ayetler nasihlerden öncedir.

3- Bazı ayetlerin tevili ayrıntılı bir şekilde yazılmıştır.

4- Bazı ayetlerin tefsiri, ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır.

5- Kur’an’ın muhkemleri ve müteşabihleri zikredilmiştir.

6- Kur’an-ı Kerim’den bir harf bile eksiltilmemiş ve ona bir harf bile eklenmemiştir.

7- Hak ve batıl ehlinin isimlerine yer verilmiştir.

8- Allah’ın Resulü’nün (s) imlası ve İmam Ali’nin (as) el yazısıyla yazılmıştır.

9- Muhacir ve Ensar’dan insanların olumsuz yönlerine ve İslam’la birlikte olmayan kişilere işaret edilmiştir.

10- Kur’an nasları ispat edilmiştir.

11- Kur’an’ın kıraati, Hz. Peygamber’in buyurduğu kıraat üzerine gerçekleştirilmiştir.

12- Ayetlerin nüzul sebeplerine dair olaylar açıklanmıştır. Ayrıca ayetlerin nüzulüyle ilgili zaman, mekan ve yer özellikleri yansıtılmıştır. 

Ehl-İ Sünnet’in İtirafı

İmam Ali (as) mushafı ile ilgili bu özellikler sebebiyle onun adını ve özelliklerini duyan herkes, o ilim hazinesinden yararlanmak için onu elde etmeye çalışmıştır. Tarih, bazı alimlerin onu elde etmek için büyük çaba gösterdiğini anlatmaktadır.

Suyuti ve diğerleri, İbn Sirin’in şöyle dediğini naklediyor: “Bana, Ali’nin (as) nüzul sırasına göre düzenlenmiş bir Kur’an’a sahip olduğu haberi ulaştı. Ona ulaşıp birçok ilim elde etmek istedim...”  Daha sonra şöyle diyor: “Bu kitabı talep ettim, hatta onunla ilgili bilgi edinmek için Medine’ye mektup yazdım; fakat onu elde edemedim.” 

Onu elde edemeyen, sadece İbn Sirin değildi. İbn Avn da ondan sonra o mushafın faziletlerini öğrenip onun peşine düştü; fakat başarılı olamadı.

Kendisi şöyle diyor: “İkrime’ye Ali’nin mushafı hakkında soru sordum; fakat o da onun hakkında bilgiye sahip değildi... Zuhri de Ali’nin (as) mushafı hakkında şöyle diyor: Eğer o Mushaf bulunursa daha faydalıdır ve ilimi daha fazladır.”   

Ayrıca İbn Cezeri, Kelbi’den de şöyle dediği nakledilmiştir: “Eğer Ali’nin mushafı bulunsaydı, onda çok ilim vardı.”

İmam Ali mushafının gizli kalmasının sebebi

Burada şu soru gündeme geliyor: İmam Ali mushafı insanlardan neden gizli kalmış ve insanlar ondaki ilimlerden mahrum bırakılmıştır?

Tarihi dikkatle incelediğimizde İmam Ali’nin (as) Kur’an’ı topladıktan sonra onu kendisinde sakladığını görüyoruz. Elbette daha önce insanların yanına gelip onu sundu; fakat onlar Ali’nin (as) Kur’an’ını kabul etmediler. 

Saduk, İtikadat kitabında şöyle naklediyor: Müminlerin Emiri, (as) Kur’an’ı topladıktan sonra yanına aldı ve mescide gidip şöyle dedi: Bu kitap rabbinizin kitabıdır. Tıpkı peygamberinize nazil olduğu gibidir. Ona bir harf eklenmemiş ve ondan bir harf çıkarılmamıştır. İnsanlar, Hz. Ali’ye cevaben dediler ki: Bizim senin Kur’an’ına ihtiyacımız yok; çünkü senin Kur’an’ın gibi bizde de var.  

Ehl-i Sünnet kaynaklarında da geçtiği üzere İmam Ali (as) Hz. Peygamber’in (s) vefatından sonra Kur’an’ı toplamak için insanlardan uzaklaştı. (Elbette bu iş, Hz. Peygamber’in (s) emriyleydi.) Ve buyurdu ki: Ben Kur’an’ı toplamadıkça şalımı omzuma almayacağım. Rivayete göre Hz. Ali Kur’an’ı toplayıncaya kadar namaz haricinde şalını omzuna atmadı.  

Toplama Süresi

Bazılarına göre Hz. Ali (as) mushafını altı ayda topladı.  Fakat bazı rivayetlere göre İmam Ali, (as) Kur’an’ı, Hz. Peygamber’den (s) sonra üç gün içinde topladı.  

Bu iki görüşten çıkan toplam sonuç şudur: İmam Ali, (as) Kur’an ayetlerini Hz. Peygamber’in (s) vefatından önce yıllar boyunca yazmıştı. Onun vefatından sonra Hz. Peygamber’in (s) emriyle düzenledi ve bu düzenleme üç gün sürdü.

İmam Ali Mushafını Reddetmenin Sebepleri

İmam Ali’ye (as) cevaben “Bizim senin Kur’an’ına ihtiyacımız yok, senin Kur’an’ın gibisi bizde de var” diyerek reddetmelerinin sebebi, İmam Ali’nin Kur’an’ını terk etmeleri değildir. Çünkü İkrime’nin İbn Sirin’e dediği gibi  insanlar ve cinler toplansa bile İmam Ali’nin yazıya geçirdiği gibi bir Kur’an’ı toplayamayacağını onlar da biliyordu.

İmam Ali’nin (as) mushafını reddetmelerinin sebebi şudur: Kur’an ayetlerinin gerçek tefsirinin bu mushafta olduğunu çok iyi biliyorlardı ve bu da onların siyasetine uygun değildi. Ayrıca onlar, Kur’an’ın nazil olduğu hak ve batıl ehlinin isimlerinin bu kitapta mevcut olduğunu biliyorlardı. Bu yüzden de o mushafın kendi siyasetlerinin zararına olduğu sonucuna vardılar. Onlar aynı sebeple Hz. Peygamber’in (s) hadislerinin yazılmasını da engellediler.

İmam Ali’nin (as) ifadelerinde bu sebebe açıkça işaret ediliyor. O, kendi mushafıyla ilgili hikaye konusunda şöyle diyor: “Allah’ın hak ve batıl ehlinin isimlerini açıkladığını öğrendikleri ve bu da yaptıklarıyla açıkça çeliştiği için ‘bizim senin mushafına ihtiyacımız yok, bizim yanımızdaki Kur’an bizim ihtiyacımızı görüyor’ dediler.” 

İmam Ali’nin Mushafı Nerededir?

Bazı rivayetlerden anlaşıldığına göre İmam Ali’nin (as) mushafı, kendisinden oğulları İmam Hasan (as) ve İmam Hüseyin’e (as) ve bu şekilde diğer masum evlatlarına intikal etmiştir. Şu anda da İmam-ı Zaman’ın elindedir.

Talha şöyle diyor: Müminlerin Emiri Ali’ye (as) şöyle sordum: Senin yanında olanlardan bize haber ver. Yani Kur’an, onun tevili, helal ve haram ilmi gibi şeylerden haber ver. Onları kime bırakıyorsun, senden sonra onlara kim sahip olacak?  O şöyle buyurdu: Allah’ın Resulü’nün (s) bana emretmiş olduğu kişiye... O, benim vasimdir, insanların en önceliklisidir, yani oğlum Hasan’dır. O da oğlum Hüseyin’e bırakacak ve bu şekilde tek tek oğlum Hüseyin’in çocuklarına ulaşacak.   

İmam Sadık’tan nakledilen bir hadiste şöyle deniyor: Bu mushaf, İmam Mehdi’dedir (as). O kıyam ettiği zaman Ali’nin (as) kitabını çıkaracaktır.

Dolayısıyla açıklandığı üzere İmam Ali’nin (as) mushafı, mevcut Kur’an’dan ayrı da değildir, ondan bir harf fazla veya eksik de değildir. O, nüzul sırasına göre düzenlenmiş Kur’an ayetlerinin tefsirini içermektedir. Onda bir ilim ve irfan deryası mevcuttur ve daha önce de işaret ettiğimiz gibi insanlar ondan mahrum kalmıştır.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER